27 Temmuz 2015 Pazartesi

EKLEM AĞRILARINI DOĞAL TEDAVİ İKSİRİ




Romatizma , Kireçlenme , Eklem ağrıları ( Travma, ağır kaldırma, kırıklar, arthrit, romatizma, ve diğer birçok sağlık problemi sonucu olarak ortaya çıkan )
Malzemeler:
1 yemek kaşığı süzme bal
1 yemek kaşığı öğütülmüş acı hardal tohumu tozu
1 yemek kaşığı kaya tuzu yada Himalaya tuzu ince öğütülmüş
1 yemek kaşığı kabartma tozu (Karbonat )
Cam bir kaseye tüm malzemeyi koyun, güzel ve homojen bir karışım elde edinceye kadar iyice karıştırın içine çok az su yada sızma zeytinyağı katarak krem görüntüsü oluşana kadar karıştırmaya devam edin ve bu karışımı bir krem kabı içine aktarınız.
Kullanım şekli :
Ağrıyan bölgenize , el, bilek , dirsek, diz , ayak .....vd .krema şeklindeki bu karışımdan sürün üzerine streç film yada bir yünlü kumaş, tercihen bir eşarp ile sarın.
Ama, dolaşımı bozmaması için yeterince gevşek bıraktığınızdan emin olunuz ,
1.5 -2 saat kremi üzerinde bırakın. Daha sonra yıkayınız.
Eğer gece uyurken yapabilirseniz daha da etkili olacaktır ancak uygulama yaptığınız alanı fazla sıkmadığınızdan ve dolaşımı bozmadığınızdan emin olunuz .
Uygulama alanını sabah yıkayabilirsiniz.
Ağrılarınız geçinceye kadar aynı tedaviyi hergün tekrarlayın.
İlk uygulamadan sonra bile ağrılarınızın azaldığı ve rahatlamaya başladığınızı fark edeceksiniz .
Bu karışımdaki miktarlar küçük alanlar için örneğin parmaklar , el gibi , bir kaç tedavi için yeterlidir, uyguladıktan sonra kalanını bir kavanoz içinde buzdolabında saklayınız.
Ayrıca bu uygulamanıza destek amaçlı olarak aşağıdaki karışımı da hazırlayıp tüketirseniz eğer çok daha kısa sürede faydasını görmeye başlayacaksınız.
Ağız yolundan doğal destek için karışım formülü :
2 tatlı kaşığı Zerdaçal
Yarım çay kaşığı taneden yeni çekilmiş Karabiber
1 Tatlı kaşığı Zencefil
1 yemek kaşığı Yemeklik Hindistan cevizi yağı yada Sızma zeytinyağı içinde iyice karıştırarak her gün yerseniz inanılmaz faydasını göreceksiniz
Not : Bu karışım sizi aynı zamanda Kansere karşıda koruyacaktır ve tedavinize de yardımcı olacaktır .
Zerdaçallı karışımın yeme şeklinde kullanım süresi hakkında önemli not :
Bu karışımı 2 ay tüketip, 3 hafta ara verecek şekilde
yada
3 ay tüketip 1 ay ara verecek şekilde kullanınız .
Önemli : Bu karışımın içinde Zerdaçal olduğundan , şiddeti Demir eksikliği anemisi,
Reflu ve şiddetli Karaciğer ve Safra kanalı fonksiyon bozukluğu sorunu olanların bunu tüketmemeleri gereklidir.
Keza ;
Sabah kahvaltısı esnasında ve Gece yatmadan önce , % 100 Vişne suyundan ,
1 Bardak içmeyi de mutlaka alışkanlık haline getiriniz .
Vişne suyu içerisinde ki yüksek Anthocyaninler sayesinde doğal anti-enflamatuar etki göstererek kas ve eklem dejenarasyonlarını geriye çevirebildiği , keza gut hastalığında ürik asit seviyesini düşürdüğü , kilo vermeye yardımcı olduğu , stres hormonu olan Kortizol seviyesini düşürdüğü , kalp krizlerini önlediği ,
kolesterolü düşürdüğü , kanser hücrelerinde proğramlı ölümü başlattığı , metastazı engellediği ,
Alzheimer ve Parkinson hastalarında yaşam kalitesini artırdığı , sinir hücrelerini koruduğu klinik çalışmalarla gösterilmiştir .
Yatmadan önce içilen 1 bardak % 100 Vişne suyu aynı zamanda ,Melatonin salınımını artırarak iyi ve kaliteli bir şekilde uyumanıza ve hormonal sisteminizin düzenli çalışmasına da yardımcı olacaktır.
% 100 Vişne suyu bulmanız zor olacaksa eğer , marketlerden dondurulmuş Vişne alarak bunlardan 1 bardak dolusu kadarını , Smothie blender ( yani Yüksek hızlı blender -buz kırma fonskiyonlu ) , Arçelik firmasında mevcut ) dan geçirerek suyunu evde kendiniz hazırlayabilirsiniz . Böylece içine şeker yada tatlandırıcı katılmadığından da emin olabilirsiniz.


ROMATOID ARTHRIT problemi olan kişiler için özel bilgilendirme :
1- Besin Intolerasyon testi yaptırmayı unutmayınız .. besin tahammülsüzlüğü olduğu besinleri mutlaka beslenme rejiminizden çıkartmaya özen gösteriniz.
2- İçinde GLUTEN olan BUĞDAY unundan yapılan TÜM unlu mamülleri hayatınızdan çıkarınız . Sadece Mısır ekmeği kullanmaya özen gösteriniz.
Keza Gluten içeren , arpa, çavdar ve yulaf içeren her türlü ekmek,
simit, poğaça, kek, pasta, börek, çörek, bisküvi, makarna, pizza, ketçap, salça, hazır çorbalar ve salata sosları, hazır yoğurt, rokfor peyniri, jambon, , aromalı kahve, meyan kökü ve soya sosu çikolatalı süt, mayonez, dondurma, alkollü içeceklerden: bira, cin, viski de beslenme rejiminizde bulunmaması gerekenlerden önemli olanlarıdır.
3- Probiyotik içeren besin maddelerinden tüketimine özen gösteriniz ( Ev yapımı , içinde sirke kullanılmamış Turşular ( Salatalık, Pancar, Lahana gb ) ,
keza orijinal %100 Nar ekşisi ve Boza tüketimine de özen gösteriniz.
ve Eczacınızla konuşarak Enterik kaplı Probiyotik takviyesi de alarak kullanabilirsiniz. Tiroid ile ilgili problemi olanlar , Lahana turşusu yerine salatalık yada pancar turşusunu tercih edebilirler.
4- Süt ve taze süt ürünlerinden ( taze peynir, krem peynir , süzme peynir vb ) uzak durunuz .
Süt ürünü tüketmeden yapamam diyenler içinse ; Sadece ev yapımı , %100 keçi sütünden yapılmış keçi lor peyniri , keçi yoğurdu ve eski klasik peynir (en az 6 ay dinlenmiş ) eski kaşar , gravyer peynirinden azar miktarda kullanmaya dikkat ediniz Çünkü ;taze süt ürünleri enflamasyonu artırmaktadır ve süt ürünleri tükettiğiniz sürece Romatizma ağrısı çekmeye devam edeceksiniz, bu sebeple süt ürünlerinden mümkün mertebe uzak durunuz.
5- D vitamini seviyenizi mutlaka ölçtürünüz ( 25(OH) D3 ) , eksikliği durumunda doktorunuzun size önerdiği dozda takviye alınız. Doktorunuza sorarak yanında mutlaka Magnezyum, Mena K2 vitamini ve Boron ( Günde 6-9 mg ' a kadar ) takviyesi de almayı da unutmayınız ... !!!
Özellikle Boron arthrite bağlı ağrı tedavilerinde çok önemlidir ve başlı başına tedavi etkinliği sağlamaktadır . Bu hususa özellikle dikkat ...!!!
6- Haftada 2- 3 kez , Paça çorbası ve Kemik suyuna pişmiş çorbalardan tüketmeyi unutmayınız ( içeriğinde Bağ doku ( Kollajen ) ve kök hücreler , Arthritin tedavisinde destek sağlayacaktır.
7- Deterjanlardan uzak durunuz ...Organik temizlik malzemeleri kullanmaya dikkat ediniz.
8- Haftada en az 3 gün ANANAS yemeye dikkat ediniz . Günlük ananas tüketim miktarı ortalama 3 parmağınızın kalınlığı kadardır. Daha fazla tüketmeyiniz.
Ananas bulmanız zor ise , Doktorunuzla konuşarak içeriğinde BROMELAIN ENZIMI olan , gıda takviyesini Eczaneden alıp kullanabilirsiniz.
Bromelain enzimi aynı zamanda sindirime yardımcı olurken Kanserden korunmanıza da takviye olacaktır .
9- Omega-3 desteği için özellikle Balık, Semiz otu ,Badem, Ceviz, Kuru Fasulye, Yeşil yapraklı sebze tüketimine dikkat edilmelidir . Özellikle Omega-3 yağ asidi seviyesi çok yüksek olan , Organik Keten tohumundan günde 1 yemek kaşığı Keten tohumunu döverek yada Siemens marka küçük Kahve çekme makinesinde çekerek ( bilginizin olması açısından bu kahve öğütme makinesinin fiyatı yaklaşık 90. TL'dir , 10 saniye içinde,1 -2 yemek kaşığı keten tohumunu , çörek tohumu vb. tohumları un haline getirmekte ve sindirime ve kolay yemeye uygun hale getirmektedir, dolayısıyla evinizde bulunmasında fayda var , muadili olan başka bir markayı da alabilirsiniz) un haline gelen Keten tohumunu salatanızın üzerine yada %100 keçi yoğurdunun üzerine serperek tüketebilirsiniz.
Keten tohumu her seferinde taze olarak hazırlanmalıdır çünkü çok kısa bir süre içinde okside olmaktadır dolayısıyla bir kaç günlük hazırlanması ÖNERİLMEZ !!! Keten tohumu unu , her gün taze olarak hazırlanmalı ve hemen tüketilmelidir . Haftada en az 2-3 kez Omega-3 yağ asidi yönünden zengin bu besin maddelerinden yemeye özen gösteriniz. Yukarıdakileri yapamadığınız durumlarda ise ; takviye olarak Kaliteli Balık yağı kapsüllerinden de kullanabilirsiniz. ( 3 gr kadar ) .
Ancak kan inceltici, pıhtılaşma önleyici ilaç kullanıyorsanız Balık yağı kullanımı önerilmemektedir. Bu hususa lütfen dikkat . Dolayısıyla mutlaka doktorunuza danışmayı unutmayınız ...
10- Keza BOSWELIA ekstraktı da özellikle Romatoid Arthrit tedavisinde sabah ,ve akşam 1 adet ,dozlarında pek çok bilimsel çalışmada önerilmektedir .
Doktorunuz onayladığı takdirde destek tedaviniz içine eklenebilir.
11- Yemeklerinizde , yağ olarak sadece Sızma zeytinyağı, Organik Hindistan cevizi yağı yada Keçi terayağı kullanınız, diğer tüm yağlardan ise uzak durunuz.
Şifa olsun ... 

20 Temmuz 2015 Pazartesi

Tırnak yiyenlere ebegümeci çayı

Çevrenizde bir çocuk ya da yetişkin tırnaklarını yiyorsa elbette bırakması yönünde ikaz edin ama ebegümeci kürünü önermeyi de ihmal etmeyin!
Tırnaklar yendikten sonra mideyi hayli rahatsız eder. Ebegümeci bitkisi ise tırnakların vücuttan atılmasında hayli etkilidir.
Kaynatılmış, altı kapatılmış kaynar suyun bir avuç ebegümeci koyun. Kaynatmadan beş  dakika altı kapalı olarak demlendirin. Süzdüğünüz çaydan çocuklar bir çay bardağı, yetişkinler ise bir su bardağı içmeli. Bu arada hamileler ebegümeci çayını kesinlikle içmemeli.
Bu arada çocukları tırnak yeme alışkanlığı almış olan annelere bir not: Eğer sürekli çek elini ağzından diye kızarsanız, tırnak yeme alışkanlığını da oturtmuş olursunuz. Siz iyisi mi o tırnağını her ağzına soktuğunda oyalacak başka bir şey bulun. Örneğin resim çizin, hamur oynayın. Yani ellerini kullanabileceği başka bir işe yönlendirin onu. Ama katiyen kızmayın…

Her derdin ilacı baharatlar

Hangi baharat hangi ihtiyacımızı karşılar?

Nane
Folik asitten zengin koyu yeşiller grubunda yer alır. Özellikle tazeyken su ihtiyacınızı karşılar, hazımsızlığın, mide bulantısının ve midedeki gazın azalmasına yardımcı olur
Pul biber/Kırmızıbiber
Kapsaisin adlı metabolizmayı hızlandıran bir antioksidan içeren pul biberi sık sık tüketebilirsiniz ancak yine de tüketiminize dikkat edin; çünkü pul biber de bir miktar tuz içerir.
Kekik
Et yemeklerinin vazgeçilmezi olan kekik mideyi rahatlatarak gaz oluşumunu önler. Kan kolesterolünü düşürür.
Akbiber
Kapsaisin ve karoten içeren akbiber bağışıklığı destekleyerek metabolizmamızı hızlandırır.
Kimyon
Bitkisel demir için iyi bir kaynaktır. Özellikle kurubaklagillerin sindirimi sırasında gazı yok etmek için ilk başvurulan baharattır.
Kişniş
Uçucu yağlar ve tanen içerir. Gaz ve hazımsızlık sorunlarında kullanılabilir.
Zencefil
Serbest radikalleri temizlemeyerek kanserden korunmamıza yardım eder. Doğal diüretiktir.
Zerdeçal
En çok da curcumin etken maddesi nedeniyle, antioksidan, antiviral, antienflamatuar etkilere sahiptir. Bazı çalışmalara göre; mide ülseri, Alzheimer ve yüksek kolesterole karşı da koruyucu etkisi vardır.
İsot
Bağışıklık sistemini güçlendirir, kan akışını hızlandırır ve direnci artırır.
Haşhaş
Antioksidan özelliğine sahip olan haşhaş sindirimin hızlanmasını ve vücudun enerji depolamasını sağlar.
Rezene
Tazesi C vitamininden zengindir. Demir, kalsiyum, fosfor mineralleri içerir. Gaz ve hazımsızlıkta faydalıdır.
Tarçın
İnsülin direnci olan kişiler için vücudun şeker ihtiyacını azaltır. Meyvelerin üzerine bir tatlı kaşığı olarak eklendiğinde metabolizma üzerine olumlu etki yapar.

Yoğurt utangaçlığı gideriyor!

Yazın çay içmek serinletir mi?

Sıcağa karşı ne tür önlemler almak gerekiyor ve doğru bilinen yanlışlar neler?

Avrupa’nın önemli bir bölümü iki gündür sıcak hava dalgasının etkisi altına girdi.
İngiltere’nin başkenti Londra’da dün sıcaklık 36.7 dereceye kadar çıktı. Pakistan’da geçen hafta aşırı sıcaklar binden fazla insanın ölümüne yol açtı.
Peki sıcağa karşı ne tür önlemler almak gerekiyor ve doğru bilinen yanlışlar neler?
Günün en sıcak olduğu saatlerde güneşe çıkmamak, bol bol su içmek ve dışardaysanız güneş kremi kullanmak en bilinen tavsiyelerden.
Beyaz mı siyah mı daha iyidir?
Beyaz tişört ve şortun sıcaklar için en iyi giysiler olduğu söylenir. Bu doğru mu? Bir ölçüde.
Keten ve pamuklu kumaşlar teri emer, hava geçişine izin verir. İnsan eliyle yapılan polyester gibi kumaşlardan çok daha iyidirler. Zira bu tur kumaşlar nemi hapseder. Bunun sonucunda daha fazla rahatsız olursunuz ve sıcak alırsınız.
Ancak iş renge gelince konu bu kadar basit değil.
Dışarıda çok fazla doğrudan güneş ışınına maruz kalıyorsanız, beyaz giymek iyidir. Çünkü beyaz ısıyı diğer diğer renklerden daha iyi yansıtır. Isıyı çevreye yansıtır ve sizi serinletir.
Sıcak içecekler
Sıcaklarda susuz kalmamak gerekir. Yeterince su ya da meyve suyu gibi sıvı tüketmezseniz kendinizi kötü hissetmeye başlayabilirsiniz.
Baş ağrısı ve yorgunluk belirtileri ortaya çıkabilir. Güneş çarpması ölümlere bile neden olabilir.
Peki ya sıcak içecekler. Sıcak içecekler serinlemenize yardımcı olur mu? Konu burada tekrar terlemeye geliyor. Sıcak içecekler vücut ısınızı artırır. Bu da terlemeye yol açar.
Terlemek sizi serinletir. Çünkü nem buharlaşır ve vücudunuzun sıcaklığının bir kısmını alır. Ancak terlemek aynı zamanda vücudunuzun sıvı kaybetmesi demektir. Bu yüzden daha fazla sıvı tüketmek gerekir.
‘Perdeleri kapatıyorum sıcak içeri girmiyor’
Bu kesin yanıtı olmayan konulardan biri. Eğer koyu renkli ve kalınsa sıcakta perdelerinizi açın. Aksi halde kumaş sıcağı içeri hapseder.
Açık renkli perdeler güneş ışınlarını yansıtır.
Bu yüzden perdeleri kapalı tutun. Camın dışına araba güneşliklerine benzer yansıtıcı koymak da serinlik için yararlı olabilir.
“Yazın pencereleri hep açarım”
Eğer bulunduğunuz oda dışarıdan daha serinse pencereleri kapatın. Aksi halde, içeri sıcak hava dolduruyorsunuz demektir. Ama oda dışarıdan daha sıcaksa, o zaman pencereleri açmak serinlemenize yardımcı olabilir.

Kivi akciğerinizdeki nikotini temizliyor

Sigara içenlerin vücudunda biriken nikotinin etkileri yıllarca devam etse de bazı besinler bu etkiyi azaltıyor.

Akciğerde yıllarca etkisini hissettirecek olan nikotini temizleyen besinler olduğunu biliyor muydunuz?
Isırgan
Isırgan bol miktarda demir ve dezenfektan özellik gösteren madde içerir. Isırgan otu sayesinde vücudunuzda biriken nikotinden kurtulabilirsiniz.
Kivi
Kivi, nikotini vücuttan atmanızı sağlar ve bol miktarda vitamin içerir.
Havuç suyu
Sigara tiryakisiyseniz her içtiğiniz sigaradaki nikotinin vücudunuzda 3 gün kaldığını unutmayın. Cilde zarar veren nikotinin bu etkisine karşı havuç suyu içebilirsiniz. Vitaminler açısından zengin olan havuç suyu cildin kendini yenilemesini ve nikotinden arınmasını sağlar.
Su
Su, vücuttaki zehirli maddelerin atılması için çok önemlidir. Vücudunuz susuz kalırsa hücrelerin yenilenmesi ve nikotinin etkilerinin azaltılması zorlaşır.

Karaciğerinize iyi bakın!

Karaciğeri temizleyen besinler

Karaciğer, vücudumuz için çok önemlidir. Toksin maddelerin atılmasını sağlar. Ancak karaciğerin de temizlenmesi gerekir. İşte karaciğeri temizleyen besinler… Taze sıkılmış meyve suları – Erik, elma ve üzüm gibi taze sıkılmış meyve suları karaciğer için çok faydalıdır. Hazır satılan meyve sularından ise uzak durun. Bu tür meyve suları şeker ve koruyucu eklenmiş ürünler olduğu için fast foodlardan çok da farklı değildir.
Soğan ve sarımsak
Yemeklere lezzet katan bu ikilinin faydaları her gün bir şekilde karşımıza çıkıyor. Soğan ve sarımsağın karaciğere iyi geldiği ve temizleyici özelliklerinin bulundukları belirtiliyor. Tadı çok yoğun geliyorsa toz halinde de tüketebilirsiniz.
Karahindiba
Karahindiba karaciğerde yaşanan problemlerde aktif rol oynar. Karahindiba çayı yaparken; yarım tatlı kaşığı kıyılmış karahindiba kökü, bir su bardağı suya akşamdan eklenir, ertesi sabah kaynama derecesine kadar ısıtılır ve süzülür. Kahvaltıdan yarım saat önce veya sonra yavaşça tüketin.

Meyve ve sebzede büyük tehlike

​Meyve ve sebzede büyük tehlike Domates, yeşil biber, salatalık, patlıcan gibi sofralardaki temel ürünler zehir deposu.

Ürünlerde limit değerlerin çok üzerinde pestisit tespit edildi
Meyve ve sebzelerin yetiştirilmesi sırasında kullanılan pestisitlerin kalıntı miktarlarını tespit etmek amacıyla yapılan bir çalışma, gıdaların mevzuatta belirtilen maksimum limit değerlerinin çok üzerinde kalıntı içerdiğini ortaya çıkardı.
Akdeniz Üniversitesi’ne bağlı Gıda Güvenliği ve Tarımsal Araştırmalar Merkezi’nde 2013 ve 2014’te yürütülen Antalya merkezli çalışma domates, yeşil biber, salatalık, kabak, patlıcan, çilek ve portakal gibi sofralardaki temel ürünlerin zehir deposu olduğunu ortaya koydu. 2013’de semt pazarlarından tesadüfi toplanan 400 ayrı sebze ve meyve örneğinin yüzde 21’inin, 2014’te ise incelenen 309 adet gıda örneğinin yüzde 25’inin mevzuatta belirtilen üst limit değerlerin üzerinde pestisit kalıntısı içerdiği belirlendi. Bir üründe birden fazla sayıda pestisit kalıntısı bulunduğunu da ortaya koyan çalışmada elde edilen sonuçlar Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından yürütülen rutin denetim çalışmaları sonucunda elde edilen değerlere oranla büyük farklılıklar içeriyor.

LİMİTLERİN ÜZERİNDE
2013’te 163 domates, 82 yeşil biber, 91 salatalık, 25 kabak ve 39 çilek örneği olmak üzere toplam 400 adet meyve ve sebzenin yüzde 21’inde mevzuatta belirtilen limit değerlerin üzerinde pestisit kalıntısı bulunduğu ortaya çıktı. 2014’ün aynı döneminde analiz edilen 106 domates, 53 yeşil biber, 37 salatalık, 22 kabak, 21 çilek, 16 patlıcan ve 54 portakal olmak üzere 309 adet ürünün ise yüzde 25’inde limit değerlerin üzerinde kimyasal madde kalıntısına rastlandı.
2013’te analiz edilen domates örneklerinin yüzde 6’sı, 2014’te ise yüzde 12’sinde maksimum kalıntı limitlerinin üzerinde pestisit kalıntısı içerdiği belirlendi.
Bu oranlar yeşil biberde yüzde 31 ve 30, kabak için yüzde 40 ve 36, çilek içinse yüzde 10 ve 5 olarak tespit edilirken bu oranlar patlıcanlarda yüzde 19, portakallarda yüzde 24.
PESTİSİT ARILARI DA ÖLDÜRÜYOR
Çalışmanın ortaya çıkardığı bir diğer önemli bulgu da, kalıntı limitlerinin altında olsa da, aynı üründe birden fazla sayıda pestisit kalıntısının bulunması oldu. Analiz yapılan sebze ve meyve örneklerinin yüzde 85’inde birden fazla sayıda pestisit kalıntısı olduğu ortaya çıktı. ak için yüzde 4 ve 9, çilek içinse yüzde 25 ve 19 olarak tespit edildi.
Çalışmayı yürüten ekip adına açıklama yapan Akdeniz Üniversitesi Gıda Güvenliği ve Tarımsal Araştırmalar Merkezi Müdür Yardımcısı Yrd. Doç. Dr Bülent Şık bir toksik kimyasal maddenin maksimum kalıntı limit değerlerinin altında olmasının bile sağlığa olumsuz etkileri olduğunu söyledi. Şık’a göre son yıllarda sıklıkla karşılaşılan arı ölümlerinin bir nedeni de pestisitler. Şık, “Neonikotinoidler adı verilen bir kimyasal gruba ait pestisitlerin arı ölümlerine yol açabileceği sıklıkla dile getiriliyor. Yaptığımız araştırmada domates, biber ve salatalık örneklerin yüzde 40’ında en az bir adet neonikotinoid grubuna ait pestisit saptandı” dedi.

Kolon kanserinde umut ışığı

Kolon kanserinde "kürecik mucizesi"

Karaciğere yayılan kolon kanserinde, sağlam dokulara zarar vermeden ışın yayan “kürecikler” ile tümörün yok edildiği tedavi, hem hastanın yaşam süresini uzatıyor hem de kemoterapi uygulanamayan hastalarda bile fayda sağlıyor. Kolon kanserinde karaciğer metastazı olan son evredeki hastalarda kullanılan “seçici iç radyasyon tedavisinin (SIRT)” bilimselliğinin kanıtlanmasıyla, ilk evre hastalar için de umut doğdu.
Dünyada 10 Türkiye’de ise 7 yıldır, cerrahi müdahale veya kemoterapi sonrası uygulanan ve 530 hasta üzerinde denenen yöntem, “SIRFLOX” adı verilen çalışmayla Chicago’daki Amerikan Ulusal Kanser Kongresi’nde (ASCO) açıklandı. Araştırma sonuçlarında, kemoterapiye göre çok daha az yan etkisi olan yöntemin, tümör hedefli olduğu için karaciğerin sağlıklı dokusuna zarar vermediği ortaya çıktı. Böylece, daha önce bilimselliği tam kanıtlanmadığı için sadece hastalığın son evresinde başvurulan SIRT tedavisi, hastalara başlangıç tedavisi kapsamında da uygulanabilecek.
SIRFLOX çalışmasının baş araştırmacılarından Avustralya Melbourne Hastanesi Danışman Onkolog Hekimi Doç. Dr. Peter Gibbs, İstanbul’da düzenlenen toplantıda araştırmanın sonuçlarını Türk hekimleri ile de paylaştı.
Gibbs, yaptığı açıklamada, çalışmayı 530 hasta üzerinde kemoterapi sonuçlarıyla karşılaştırmalı gerçekleştirdiklerini belirterek, “Bu yeni tedaviyle daha fazla hasta tedavi olabilecek çünkü daha önce hastalığın son aşamalarında kullanılıyordu. Şimdi ise ilk aşamalarında yapılırsa daha etkili olacak” dedi.
Söz konusu tedavinin her yaş grubu hastada uygulandığına dikkati çeken Gibbs, “Kemoterapi gören hastaların yan etkilerini tolere edebilmesi için oldukça genç ve dayanıklı olması lazım ama bu tedavide hasta 90 yaşında olsa da tedavinin yan etkilerini iyi bir şekilde tolere edebilir. Çünkü kemoterapiye göre bir doz veriliyor” değerlendirmesinde bulundu. Uygulama sırasında hastanın sadece iğne yapılırken hissettiğine benzer bir acı duyduğunu ifade eden Gibbs, çok az kişide çeşitli mide rahatsızlıkları ortaya çıktığını başka bir yan etkisinin bulunmadığını söyledi.

Kanser hücreleriyle savaşın

Kanser hücrelerini yok edecek 11 yiyecek

İnsanın bağışıklık sistemi, protein ve enzimlere sahip olduğu için kanser hücrelerini doğal yolla öldürecek güce sahiptir. İşte kanser hücrelerini yenebileceğiniz doğal besinler…
Üzüm
Üzümler, anti-oksidan bakımından zengindir. Özellikle bağırsak yolundaki kanser hücrelerinin büyümesini engelleme özelliğine sahiptir.
Spirulina yosunu
Spirulina yosunu B, E, K vitaminleri ve beta karoten bakımından zengindir. Bünyesinde bulundurduğu demir ve magnezyumla da birlikte özellikle meme kanseri hücrelerinin gelişimini engellediği görülmüştür.
Haşhaş
Haşhaş yağı, Vücutta doğal olarak kanserle savaşan bir madde olan melatonin seviyesini yükseltir.
Domates
İçerdiği lökopen sayesinde kanserle savaşır.
Mantar
Anti-viral ve anti-kanser etkiye sahip 50′den fazla mantar türü olduğu tespit edilmiştir. 5000 yıldan uzun bir süredir medikal alanda kullanılan mantarın çeşitli kanser türleri üzerine etkisi kanıtlanmıştır.
Klorella
Klorella, kanseri önleyen kimyasallar içeren bir bitkidir. Aynı zamanda dokuların oksijenini de artırdığından, kanser hücreleri oksijenli dokularda üreyemezler.
Sarımsak
Sarımsağa aromasını ve tadını veren ‘alisin’ maddesi dünyanın en güçlü anti-oksidanıdır. Bunun yanı sıra içerdiği bir başka maddeyle de kanser hücrelerini yalnızca 24 saatte öldürdüğü gösterilmiştir.
Turpgiller
Roka, brokoli, lahana, turp, kıvırcık gibi sebzeler, vücutta çözüldüğünde kanser hücreleriyle savaşan içeriklere sahiptirler. Aynı zamanda vitamin ve mineral bakımından da zengindirler.
Yeşil çay
Kateşin denilen bitki flavonoidlerini içeren yeşil çay, damar sistemi hücreleri üzerinde etkilidir. Kanser hücrelerinin üremesini engeller.
Zencefil
Zencefilin anti-inflamatuvar özelliği sayesinde tümör hücrelerini %56 oranında azalttığı gözlenmiştir. Bu nedenle özellikle kemoterapi gibi kanserin tedavisinde kullanılır.
Zerdeçal
Zerdeçal, doğada bulunan en güçlü anti-oksidanlardan biri olan kürkümini barındırır. Anti-inflamatuvar etkisi sayesinde kanser hücrelerini engellemesinin yanında olan hücrelerle de savaşır.

Meme kanserine organik tedavi

Meme kanserini önlemede taze meyve ve sebze yemenin önemi büyük

Prof. Dr. Çağatay Erden Daphan, sebze ve meyveyi daha çok tüketmenin meme kanseri için koruyucu olduğuna dikkat çekiyor. Taze meyve ve sebze yemenin sadece meme kanseri için değil, özellikle mide ve bağırsak kanserleri için de son derece faydalı olduğuna dikkat çeken Daphan, bubesinlerle alınan lif ve antioksidanın vücut için çok faydalı olduğunu kaydetti.
Kırmızı meyve ve sebze tüketimi önemli
Daphan, “Yapılan araştırmalarda özellikle ‘karotenoid’ denen maddelerin içinde bulunduğu turuncu, kırmızı sebze ve meyveleri içeren diyetin, sigara içen ya da fazla kilolu olan kadınlarda meme kanseri riskini azalttığı bulunmuştur. Bu maddeler en çok havuç, tatlı patates, ıspanak ve bal kabağında bulunmakta. Bu maddelerin kanda daha yüksek seviyede bulunduğu kadınlarda meme kanseri riskinde azalma saptanmış” diye konuştu.
Taze sebze meyveyle beslenmenin önemli yanında genetik faktörlerin de gözardı edilememesi gerektiği belirtildi. belirten Prof. Dr. Daphan, ailesinde hikayesi bulunan, yüksek meme kanseri riskine sahip kadınlarda böyle bir diyetin “kansere yakalanma riskini tamamen azaltacağı” yanılgısına da düşülmemesi gerektiği uyardı.

Akciğerinizin dostu patates

En çok tükkettiğimiz sebzelerden patatesin akciğere inanılmaz faydaları var!

Kalp hastalıklarına karşı koruyucu olan patates antioksidan yönünden zengin olması yanında akciğer kanserine ve kalp krizine karşı koruyor. B6 vitamini sayesinde kanın damarlardan rahatça geçisini sağlayan patates kalbin daha rahat çalışmasına yardım ediyor. Potasyum ise kanın akış hızını ayarlıyor ve kalbin doğal ritmini koruyor.
Aynı zamanda diyabete de iyi geldiği söylenen patatesin nişasta oranı fazla olmasına rağmen özsuyunun tüketilmesiyle kandaki şeker oranını düşürdüğü belirtiliyor.

Sperm kalitesini artıran besinler


Dünya genelinde erkeklerin %5′inde düşük sperm sayısı sorunsalı vardır. Her 6 çiftten 1′i ise hamile kalmada sorun yaşamaktadır. Hamileliği etkileyen en önemli etmenlerden biri sperm sayısının ve kalitesinin azlığıdır.
SPERM SAYISINI VE KALİTESİNİ ARTIRACAK YİYECEKLER
Domates
Aktiokdisan olan likopen içerir. Likopen spermlerin yüzme kabiliyetini, yapısını ve aktivitesini arttırır.
Ceviz
Yapılan araştırmalara göre cevizdeki yüksek omega 3 spermin hayatta kalma süresini, büyüklüğünü ve şeklini etkilemektedir.
Kabak çekirdeği
Çinko açısından zengindir. Sperm gelişiminde ve testosteron üretiminde önemli rol oynar.
Yaban mersini
Antioksidan içeren yaban mersini bu sayede sağlıklı sperm üretilmesini sağlar.
Nar
Nar en çok antioksidan içeren meyvelerden biridir. Libidoyu arttırır, sperm oluşumuna faydalıdır, sperm kalite ve sayısını arttırır.

Patlıcan sapını sakın atmayın


Patlıcan sapını sakın atmayın! Öyle bir faydası var ki tahmin bile edemezsiniz!


Doğa her bitkisinde insanlığa faydalı bir iksir de veriyor.


İşte bunlardan biri de patlıcanın sapı...


10 adet kemer patlıcanının yeşil sap kısmını 10 bardak su ile kaynatıp,


Bu sudan sabah akşam bir bardak için


Beşinci gün sonunda basur diye bir derdiniz kalmayacak.
İlaçla tedavisi yok denilen bu hastalığın çaresini patlıcanın sapında bulanların sayısı ise yadsınamayacak kadar fazla.

Şeker ölüm getiriyor

Günde 7 çay kaşığından fazla şeker tüketimi zararlı.

Şeker tüketiminin azaltılması konusunda çağrıda bulunan uzmanlar hazırladığı raporda, şeker oranının alınan enerji alımının 5’ten fazla olmaması gerektiğini belirtildi.
Rafine şekerin ana kaynakları tatlandırılmış içecekler, tahıl, şekerlemeler, meyve suyu ve sofra şekeri.
İngiltere’de gıda endüstrisi, geçtiğimiz yıllarda evlere giren gıdalarda ve içeceklerdeki kalorileri kademeli olarak azalttıklarını, bunu şeker miktarını ve porsiyonları küçülterek yaptıklarını söyledi. İngiltere’de tüm yaş gruplarında ortalama tüketilen şeker oranının tavsiye edilen yüzde 5′in en az iki katı olduğunu söyleniyor.

15 Temmuz 2015 Çarşamba

Saçların ilacı kuru incir


Güneş yeterli dozda çıkılırsa cilde çok iyi geliyor ama saçlara “Hayır”. Saçlara koruyucu krem sürülmeden çıkılırsa, istediği kadar güçlü olsun etkileniyor, kırılıyor. Hazır yaz ayları yaklaşırken saçlarınıza bakım yapmanın da tam zamanı.
Kuru saçları güçlendirmek için mutlaka kuru meyvelerden yararlanın.Malzemeler ve hazırlanışı;2-3 kuru inciri bir bıçakla ince ince kesin ya da kıyma makinesi ile doğrayın. İçine 1 kase süt katın, ateşe koyun. Karışım kaynamaya başlayınca, çamur kıvamına gelmesi için ısıyı azaltın.. Ateşten indirince soğutun. Yıkamadan önce, kafa derisine bulamacı sürün ve iyice masaj yapın. Sonra bir havlu ile başınızı sarın, bir saat sonra saç tipinize uygun bir şampuanla yıkayın. Haftada bir bunu gerçekleştirdiğinizde yaklaşık bir ay sonra güçlü saçlara kavuşacaksınız.

Bal ve limonla gözeneklere elveda!

bal
30 yaşını geçtiyseniz, eğer her gün nemlendirici sürüyorsanız ama sık sık maske yapmıyor, peeling uygulamıyorsanız gözenekleriniz büyümeye mahkum.
Hele de şimdi yaz geldi ki bu cilt için ekstra bakım demek. Düzenli güneş kremi kullanmak, kapatıcılarla yüzü maskelemek gerek demek. Keza işin içinde yaş faktörü de olduğu için size önereceğimiz bitkisel formülü haftada bir düzenli bir şekilde uygulamaktan geri durmayın.
Malzemeler ve yapılışı:
-1Yumurta akı
-1Tatlı kaşığı bal
-1Tatlı kaşığı limon suyu
-1 Çay kaşığı çicek yağı

Yumurtanın akını iyice beyazlaşana kadar çırpın, İçerisine balı koyup tekrar çırptıktan sonra limon suyunu ve çicek yağını ilave edin ve iyice karıştırın. Daha sonra pamuğa bir parça dökerek yüzünüze ve dekolte bölgenize sürün, Yüzünüz kurudukça karışımı üstüste tekrar sürün. Yarım saat bekletin ve yıkayın .Bu maskeyi haftada 2 kere yapmanız gerekiyor…

Kalıcı zayıflama ve şekillendirme için

kavi
Kişiye özel, kişinin sağlık durumuna uygun, doğru ve etkili kombinasyonlar, ideal kiloya ulaşmayı, cerrahi işlemler olmadan bedeni şekillendirip forma sokmayı ve bu kazanımları korumayı mümkün kılıyor.
Dr. Devrim Gürsoy, zayıflama programlarının kişiye özel programlar halinde ele alınması gerektiğini, zayıflama ve bölgesel değişim programlarının üç aşamadan oluştuğunu söylüyor.
Kişinin vücut analizi yapıldıktan sonra beslenme uzmanları kişinin beslenme alışkanlıklarını, zaaflarını ve yaşam tarzını konuşuyor ve kişiler arasındaki farklılıklar göz önünde tutularak kişiye uygun bir beslenme programı oluşturuluyor.
İkinci aşamada kişinin beslenme programına uyumunu arttırıcı, metabolik faaliyeti uyarıcı ve troid rahatsızlıkları, adet düzensizlikleri gibi kişinin kilo verme sürecinde engel teşkil eden sorunları kontrol altına almaya yönelik akupunktur, ozon terapi ve hipnoz gibi uygulamalar uygulanıyor.
Akupunktur, kilo verme sürecinde hem iştah kontrolünün sağlanmasını hem de metabolik faaliyetlerin düzenlenmesini desteklerken, ozon terapi kilo vermenin zorlaştığı ve direnç görülen noktalardaki faaliyeti hızlandırıp bu direnci ortadan kaldırıyor. Hipnoz uygulaması da kişinin şuuru açık bedeninin ise mümkün olduğunca gevşediği bir ortamda belli telkin kalıpları kullanılarak beslenme alışkanlıklarını değiştirmesi ve kişisel motivasyonun güçlendirilmesi konusunda destekliyor.
Üçüncü aşama ise kavitasyon, radyofrekans, vakumterapi, mezoterapi ve lipoliz, karboksiterapi, elektroterapi ve lenf drenajı gibi bölgesel zayıflama uygulamalarından oluşuyor. Kavitasyon ses dalgalarıyla yağın parçalanmasına olanak verip, etkilerin son derece hızlı başlıyor ve genelde uygulama öncesi ve sonrası  ölçülebilir bir ölçü farklılığının ortaya çıkıyor. Karboksiterapi, mezoterapi ve  lipoliz ise kavitasyonun uygulanmadığı bölgelerde son derece anlamlı farklılıklar yaratıyor ve bölgesel yağın ortadan kaldırılmasında katkı sağlıyor.

Selüliti azaltmak için

selu
Malum yaz geliyor, peki ne kadar hazırsınız plajlara çıkmaya, bikiniyle dolaşmaya. Kadınların genel problemi selülit. Ve bir oluşmaya başladı mı ki bu genelde 30’lu yaşların başına denk düşer, yok etmek pek de mümkün değildir. Yok etmek için bitkisel uzmanların bir takım önerileri var; dikkate almaya değer.
Balık ve Keten tohumu: Omega- 3 ve Alfa linolenik asidin anti enlamasyon özelliğinden dolayı selülit için tüketilmelidir.
Antioksidan zengini gıdalar:  Bu tür gıdaların enflamasyonu kontrol altına alma ve tedavi etme  konusundaki etkinliği zaten bilinmektedir. C,E vitaminleri ve beta, karoten, minerallerden çinko, manganez, selenyum, bakır en bilinen antioksidanlar arasındadır.  Antioksidanlardan en fazla şekilde yararlanmak için, antioksidanlardan zengin yiyecekleri multi vitamin tabletlerine tercih edin.  Kuru erik, kuru üzüm veya herhangi bir koyu renkli  meyve ve sebze bu konuda en büyük destekçiniz olabilir. Hint mutfağında bolca kullanılan hint safranı (zerdeçal) antioksidan yönünden kayda değer zenginliktedir.
Bioflavonlar: Enflamasyonu engellemede ve tedavi etmede çok etkili oldukları gibi kolajen ve elastazın da yıkılımını engellemede çok etkilidirler.  Hücre zarını koruyarak, tamirini de yaparlar. Bioflavonlardan zengin gıdalar arasında soya, soğan, yeşil fasulye, lahana çeşitleri, elma, turunçgiller ve suları, kuru erik yer almaktadır.
Ananas: Bulundurduğu bromelain enzimi sayesinde fazla su atılımı destekleyerek, ödemleri azaltır, morarmaları ve bu bölgelerdeki ağrıların azalmasına yardımcı olur.

Cilde canlılık için domates maskesi

domates-maskesi
Cildiniz çok mu solmuş görünüyor size. Yorgun musunuz? Hangi kremi sürseniz iyi gelmiyor mu? O zaman domates maskesi yapmanızın da zamanı gelmiş.
Malzemeler ve hazırlanışı;
Kabukları soyulan kızarmış iki domates kıyıldıktan sonra ezilerek çırpılmış yumurta sarısı ile karıştırılır. Elde edilen karışıma bir kaşık badem yağı, yarım fincan süt ve şeftali suyu ilâve edilerek bir kaba konur. Beş dakika ateşte tutulduktan sonra indirilir. Hazırlanan bu karışıma süzme bal karıştırılır ve krem kıva­mına gelinceye kadar yoğrulur.

Yüze maske olarak ve cildin diğer kısımlarına yakı olarak kullanılan domatesli kremin, cildin canlı görünmesinde etkin yararı var. Bu maske yüze sürüldükten sonra en az yirmi dakika bekletilmeli sonra yüz yıkanmalı.